Doğru yüzey koruyucuyu seçmek için ilk önce yüzeyi neden koruduğumuzu belirlemeliyiz. Ahşap o kadar değişik amaçlara hizmet eden bir malzeme ki bu seçim her zaman o kadar kolay olmayabilir. Ahşap zeminde kullanılacaksa, mekanik darbelere, aşırı aşınmaya karşı dayanıklı poliüretan esaslı malzemeler, dış cephede kullanılacaksa güneşe ve dış ortam şartlarına dayanıklı esnek ve nefes alan dış ortam boyalarını seçmeliyiz.
Yüzey koruyucu seçiminde ikinci kriter ise elde edilmek istenen görüntü, ahşabın cinsi ve malzemeyi uygulama olanaklarımıza bağlıdır. Türkiye’de çok sık yapılan bir yanlış ilk önce ahşabın seçilip sonra görüntünün ve rengin belirlenmesidir. Doğrusu bunun tam tersidir.
Dış ortamda kullanılacak ahşap malzeme beyaza boyanacaksa mümkün olduğu kadar az reçineli ve az budaklı bir ahşap türü seçilmelidir.
Özellikle ahşap cephe kaplamalarında reçineli ve budaklı sarı çam, iroko gibi renkli ekstraktif madde (ahşaptan dışarı sızan yabancı maddeler) içeren ağaç türleri üzerinde beyaz ya da açık renk boyalar problem yaratır. Reçine ve ekstraktif maddeler mikro gözenekli (nefes alan) dış ahşap boyalarının üzerine sızarak zamanla cephede lekelerin oluşmasına sebep olur. Bu sızmayı önlemek için boyanın altına macun ve benzeri maddeler kullanılırsa da, bu sefer dışarıya sızmak isteyen reçine macun ile birlikte boyayı kaldırır ve çok alışık olduğumuz “pul pul kabarmış, dökülmüş boya” görüntüsü ortaya çıkar. Reçine sızması ısı derecesi ile doğru orantılı olduğundan koyu renk boyalar yüzeyin daha fazla ısınmasına ve daha fazla yüzeye çıkmasına neden olur. Ancak koyu renk boyalarda lekelenme fark edilmez ve görüntü bozulmaz. Geleneksel “budak yakma” yönteminin boya performansına faydadan çok zararı vardır. Yüzey işlemleri bölümünde bu konuda daha fazla bilgi bulacaksınız.
Çok geçerli bir nedeniniz yoksa, dış cephede kullanılan ahşap üzerine hiçbir zaman tamamen şeffaf ve renksiz vernik uygulanmamalıdır. Renksiz ve şeffaf vernikler ahşap yüzeyi mor ötesi ışınların etkisine karşı koruyamazlar. Bu verniklerin bazıları güneşe karşı ultraviyole filtreleri içerirler, ancak bu katkıların ömürleri dış ortamda kullanılan ahşap için yeterli değildir. Bu tür vernik ve cilalar ancak yapı içinde kullanılan mobilyalarda renk değişmesini önleyebilirler. Dış cephede kullanılabilen şeffaf boyalarda muhakkak bir renk vardır. Bunlar, zamanla UV filtresi etkisini kaybetmeyen doğal metal oksit pigmentler içerirler.
Yüzey koruyucular ahşaba çeşitli yöntemlerle uygulanabilirler, fırça ile, daldırma ile ya da tabanca ile. Her boya her tür uygulamaya uygun değildir. En iyi sonucu alabilmek için boyanın uygulanacağı ortam, işçiliği yapacakların deneyimleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Şantiyede tabanca kullanmaktan geniş yüzeyli panellere fırça ile boya yapmaktan kaçınılmalıdır.
Göz önünde bulundurulması gereken başka bir konu ise kullanılan boyanın kuruma hızıdır.
Nefes alan boya nedir?
Nefes alan boyalar, boyanan yüzeyde suyu geçirmeyen fakat su buharını geçirebilen bir boya tabakası oluşturan ürünlerdir. Bunlar su buharı geçirgenliği yüksek mikro gözenekli boyalar olarak da tanımlanabilirler. Dış ortamda kullanılan ahşabın yağışlar ve havadaki rutubet değişmeleri nedeniyle çalışması ya da ufak bir darbe alması sonucunda yüzeyde oluşabilecek ufak bir çatlak ahşabın ıslanmasına neden olabilir. İşte boya tabakası altındaki ahşabı ıslatan bu suyun kısa sürede kuruması, boyanın ve ahşabın ömrü için çok önemlidir. Ahşabın uzun süre ıslak kalması hem boyanın dökülmesine hem de ahşabın çürümesine neden olur. Nefes alan ahşap boyaları örtücü ve şeffaf olabilirler. Şeffaf olanlar da renklidir ve büyük oranda doğal metalik pigmentler ihtiva ederler, başka bir deyişle solmazlar. Bu boyalar aynı zamanda ahşaba iyi nüfuz eder ve ahşapla birlikte çalışabilecek esnekliğe sahiptir.
Su esaslı mı, solvent esaslı mı?
Son zamanlarda su esaslı boyaların moda olması bazı yanlış anlamlara neden oluyor. “Su esaslı boyalar uzun ömürlüdür, solvent esaslılar çabuk bozulur” gibi. Bu varsayım yanlıştır. Bazen solvent esaslı bir ürün su esaslıdan daha uzun ömürlü olabilir. Bu konuda çevre ile ilgili de bazı yanlış varsayımlar mevcut. Su esaslı ürünlerde solventlerin az olması boyama sırasında etrafta bulunan insanların sıhhatleri için artı bir puan kuşkusuz. Ancak bazı su esaslı parke cilalarına yeterli sertliği sağlayabilmeleri için karsinojen kimyasallar katılır. Bu nedenle ürünler kendi özellikleri ile değerlendirilmeli, genel varsayımlardan kaçınılmalıdır. Yeni ürünler o kadar karmaşık yapılara sahiptirler ki geleneksel sentetik-selülozik sınıflandırması da artık geçerliliğini yitirmiştir.
Dış ortam boyalarının dayanıklılığı
Bir boyanın, özellikle dış ortamda, hizmet ömrünü saptamak çok zordur. Kaç yıl dayanacağı uygulamaya, ahşabın cinsine ve en önemlisi iklim şartlarına bağlıdır. Bir rakam vermek gerekiyorsa 3-7 yıl denilebilir. Bu boyaların daha önemli bir özelliği hiçbir zaman pullanıp dökülmemesi ve bakımlarının kolay olmasıdır. Bazı kuruluşlar, örneğin İngiltere’de TRADA, bu tür boyaları test edip tüketiciye bilgi verirler. Dış ortam boyaları önce yağmur, sıcaklık ve güneşin etkisini taklit eden iklimlendirme etüvlerinde test edilir, ancak asıl değerlendirme hakiki saha deneyleri ile yapılır. Unutulmaması gereken bir nokta bu boyaların hiçbir zaman önkoruma işleminin yerini tutmadığıdır. Çoğu yüzey küfü ve mavi-renklilik mantarlarına karşı aktif maddeler içerir, ancak küf ve mavi renklenmenin “çürüme” ile ilgisi yoktur.